“Çocukları test sınavlarıyla sıralamak, eğitimsel ahlâksızlıktır.” demişti bir pedagog.
Hala etkisindeyimdir bu sözün.
Hem de üzerinden yıllar geçmesine rağmen.
***
Çocuklarda başarısızlık hissi yaratmanın yıkıcılığına gönderme yapan bir sözdü.
Ve utanç vericiliğine...
Özellikle ergenleşmemiş çocuklarda.
Yani ilk-ortaokul öğrencilerinde.
***
Daha ilkokuldan itibaren sıralamaya başlıyoruz çocuklarımızı.
Çocuklarımızın “neyi iyi yapabildiği”yle değil, sınıfta “nasıl olduğuyla” ilgiliyiz.
“Zeki mi?!”
“Sınıfta kaçıncı?” vs.
Sınıfta, okulda ya da ilde “kaçıncı olduğunun” tek kriteri/ölçümü de test sınavları!
Sınıfta yapılan testler…
İl genelinde yapılan “deneme sınavları.”
Ya da yayın evlerinin ülke genelinde yaptığı “online” sınavlar…
“Denekler” kim?
“Çocuk”lar…
***
“Derece”ye girenler mutlu elbet.
Anne-babanın ağzı kulaklarında.
Hatta öğretmenin de…
***
Peki ya dereceye giremeyenler?!
Yani sonlarda olanlar?!
Ya da ortalarda?!..
Onlarda yarattığımız travmayı nasıl gidereceğiz?!
O utangaç bakışları!..
Hatta kindar!..
***
Geçenlerde 5. sınıfa/ortaokula gidecek bir öğrencimden duydum:
“Öğretmenim, şubelerimiz test sınavıyla belirlenecekmiş!” dedi.
Yani?!..
“Zeki”ler A şubesine!..
“Normal”ler B şubesine!..
“Tembel”ler de C şubesine!..
Bunun başka açıklaması yok.
Zira okulun “başarısı”, “marka değeri” kazanması, Fen Liselerini kazanacak öğrenci sayılarıyla yakından alâkalı. Bu nedenle “seçme sınıf” oluşturmak şart!..
***
“Hocam” dedi bir veli, “Çocuk bizi hayal kırıklığına uğrattı.”
“Neden?” dedim.
“Fen Lisesini tutturamadı. İki gündür ağlıyor.” dedi.
Daha yaşamlarının başlarında çocuklarda yarattığımız travmaya bir bakın.
O çocuklarda yarattığımız aşağılık duygusunun günahının altından kalkamayız.
Bu işe neden olan ve bunu engelleyemeyen herkes vebal altına girer.
O “tembel”, “geri zekâlı” dediğimiz çocukların ergenlik çağına geldiklerinde, kendilerini “yok” sayan eğitim sisteminden, bu toplumdan nasıl intikam aldıklarını, “gören”, “görmeyi beceren” her göz görür, görüyor da.
Bu ayrı bir yazının konusu.
***
SoruN çözmek değil, soru çözmek için öğreniyoruz.
“Öğrenmek” için değil, “yarışmak” için adeta...
Geride bırakmak için herkesi…
İnsanlık adına bir hayırlı iş yapma için değil.
Hep en önde olmak için…
En çok kazanmak için…
En çok şeye sahip olmak için...
En üstte olma için…
Herkesin üstünde!…