Yıl, 1740
Yer, Prusya (Almanya).
Kral, II. Friedrich (ki ilk Alman yasa derlemesini yapar, mahkemelerin ıslahını sağlar, zorunlu eğitimin de mucididir.)
Kral Büyük Friedrihc , Potsdam Ormanları’nı gezerken, üstünde yel değirmeni olan yüksek bir tepe görür. Buraya şanına layık büyük bir saray yapmak ister.
Hemen adamlarını değirmen sahibine göndererek, değirmeni ve arazisini satın almak istediğini bildirir.
Değirmenci bu isteği reddeder.
Bunun üzerine askerler, değirmenciyi kralın huzuruna çıkarırlar.
Kral, değirmene ve araziye değerinin üstünde kat kat para vereceğini söyler.
Ancak değirmenci kararlıdır ve satmayacağını söyler.
Kral hiddetlenir:
“Sen benim Prusya Kralı Friedrich olduğumu bilmiyor musun yoksa?” diye gürler.
“Biliyorum.” der değirmenci.
“Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu değirmenin ve arazinin sahibi Sans-Souci’yim.”
Kral iyice köpürür:
“Madem benim kim olduğumu biliyorsun, zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın? Benim binlerce askerim var. Senin kimin var? Kime güveniyorsun?” der.
Değirmenci hiç telaş etmez ve şu ünlü sözü söyler:
“Berlin’de HÂKİMLER var. Ben de onlara güveniyorum.”
Kral Friedrich, kendi ıslah ettiği mahkemelerin, kralın aleyhine de karar verebileceğine dair halk da oluşan bu inançtan etkilenir ve şu ünlü sözünü söyler:
“Hiçbir güç, hiçbir iktidar, kral dahi olsa adaletten üstün değildir.”
Kral, II. Friedrich , bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister.
Ve sarayını o yel değirmeninin daha altında/aşağısında olan bir tepeye diker ve adını da “Sans-Souci Sarayı” koyar.
***
Güce boyun eğmeyen bir başka örneği de kendi tarihimizden verelim:
Osmanlı’nın sonlarıdır.
İstibdat yılları...
Padişah, Abdülhamid Han’dır. Nam-ı diğer “Kızıl Sultan!”
Namık Kemal, görüşleri/yazıları nedeniyle tutuklanır ve yargılanacaktır.
Abdülhamid, Namık Kemal’e ceza verilmesi için mahkeme başkanı Abdüllatif Suphi Paşa’ya haber gönderir.
Ancak Abdüllatif Suphi Paşa ve mahkeme heyeti padişahın isteğine uymaz, Namık Kemal hakkında beraat kararı verir. (1877)
Abdüllatif Suphi Paşa’nın kızı, babasına:
“Hünkârdan korkmadınız mı?” diye sorar.
Suphi Paşa, güç/otorite/iktidar karşısında sus-pus olanlara ders olacak şu veciz sözü söyler kızına:
“Öyle bir hâkim, öyle bir sultan var ki, huzuruna yarın hünkâr da, ben de beraber çıkacağız. İşte ben yalnız O Hünkâr’dan korkarım.”
***
Kahraman mı arıyoruz?
İşte size iki kahraman:
Biri, 250 yıl önce, Prusya dağlarında Berlin’deki hâkimlerin adaletine güvenerek krala karşı gelen değirmenci Sans-Souci…
Diğeri de 150 yıl önce, İstanbul’da, padişaha karşı adaleti savunan bir mahkeme başkanı ve heyeti.
NOT: Yukarıdaki bilgiler, Taha AKYOL’un “Onlar da Kahramandı” adlı kitabından alınmıştır.