Hiç sorunumuz kalmamıştı hani!.. 

Dünyanın en güçlü ekonomisine sahibiz!

Milyonlarca yeşil kartlı vatandaşımız yok!..

Ülke barış içinde yaşıyor!..

Ülkenin doğusundan batısına bayrağa sarılı şehit cenazeleri de gelmiyor!..

Türkiye üniversitelerinde dünyaca ünlü, bilime yön veren bilim adamlarımız var!..

İleri teknoloji üreten ve ihraç eden bir ülkeyiz!...

Daha ne olsun!?

Yavaş yavaş sıkılmaya da başlamıştık!..

Biraz heyecan gerekmişti!..

***

Günlerdir taciz olayını tartıştı Türk siyaseti...

Tacizle kirlenen/kirletilen vakıflar...

Geçmiş medeniyetimizin sembolü kurumumuz…

Ve bir “bayan”a sözle “cinsel taciz çağrışımı” uyandıracak cümleler kuran, kurabilen siyasi liderler!.. 

Meclis kürsüsünün, siyasi parti gruplarının, yani Türkiye siyasetinin "adi suç" kapsamındaki bir cinsel taciz olayını günlerce tartışmaya teşne olması hali “utanç” vericidir. 

Bir başka üzüntü de bu düzey(sizlik)deki bir konuyu tartışmaya “hevesli” olma halimiz...

Televizyon ekranlarında yüzümüz kızarmadan izleyemeyeceğimiz sözler…  iddialar...

Nerelerde tartışılmıyor ki cinsel taciz konusu!

Kahvehanelerde... sokakta... aile toplantılarında... vs...

Bu yüz kızartıcı eylemin “kesinlikle yapıldığına” inanıyor olmamız bir başka patolojiyi işaret ediyor.

Görmediğimiz, şahidi olmadığımız bir olayın tarafı, taraftarı olmak, ya da karşıtı olmak ve bunun savunuculuğunu yapmak bir başka kişilik problemi olarak karşımızda duruyor.     

Böylesine ilimden, irfandan, adaptan, ahlâktan uzak bir meselenin ülkenin gündemini bunca işgal ediyor olması ve dahi bizim yani halkın bu konuyu konuşmaya olan düşkünlüğümüz de bir başka utanç vesilesi olsa gerek. 

***
Türkiye siyasetinin gayr-ı ahlâki “dedikodu”lar üzerinden rakibini alt etme çabası ya da buradan bir iktidar üretme gayreti, siyasetsizliğin ötesinde, ahlâki bir problem olarak duruyor önümüzde…

İlkesi ve ahlâkı olmayan bir siyasettir ortalıkta zuhur eden…  

Bir siyasetsizlik hali…

Ortadoğu yeniden paylaşılırken, hergün sınır ötesinden gelen füzelerle güvenliğimiz tehdit edilirken, ülkenin Güneydoğu’sunda şehirler harabeye dönüşürken konuşup tartıştığımız şey, "cinsel taciz!.."

İç siyasetin düşen seviyesi…

Seviyesizliği hatta… 

***

Büyük çıkışlar, kurtuluşlar, yükselişler, hep toplumsal bunalımlardan, düşüşlerden sonra olmuştur.

Diliyor ve arzu ediyorum ki bizim bu bunalımımız da bu durumdan çıkışımıza, kurtuluşumuza sebep olsun.

Dileyelim ki yeni bir zihniyet devrimiyle bu çağı kucaklayacak bir şefkat medeniyeti yaratalım.

Bir merhamet medeniyeti…