Kendi kalelerimize çekildik.

Surlarını ideolojilerimizle yükselttiğimiz kalelerimize.

mezhepçilikle yükselttiğimiz...

etnik milliyetçilikle...

O kadar yükselttik ki surlarını kalemizin, sadece kendimizi görüyoruz.

kendimiz gibi olanı...

kendimizden olanı...

Kalenin dışındakileri görmüyoruz yükselttiğimiz surlar nedeniyle.

ve "göremediğimiz" herşey düşmanımız.

göremediğimiz ve dolayısıyla bilemediğimiz.

ve bilemediğimiz için de anlayamadığımız.

Yok edilmesi gerekenler hepsi de.

Kalenin dışına taş atıyoruz mancınıkla.

görmediğimiz yere. göremediğimiz.

tanımadığımıza ve tanıyamadıklarımıza.

düşmanlarımıza!

Bir şey için çıkıyoruz kaleden dışarı.

tek bir şey için.

Fetih için...

Fetih...

ele geçirmek... ele geçirmek ve/veya "kendimize benzetmek" için.

yok etmek için ya da "bizden" olmayan herşeyi.

herkesi...

*** 

Onca çeşitliliğe rağmen farklılıkları olmayan bir dünyadayız.

Kendi dünyamızda.

farklılığı olmayan. çeşitliliği.

çelişkileri. yani zıtlıkları.

Bizi hayrete düşürecek olanı.

Ya da düşünmeye itecek olanı.

düşünmeye zorlayacak olanı.

Ama mutlaka düşünmeye zorlayacak olanı.

ve dolayısıyla "anlamaya" zorlayacak olanı. 

İnsan olduğumuzu fark ettirecek "tek eylem" olan düşünme ve anlamaya zorlayacak olanı. 

tefekküre zorlayacak olanı...

***

Bir mağaradayız.

loş...

karanlık hatta...

ışıksız yani...

renklerin olmadığı.

ve renkliliğin...

Çünkü sadece kendi rengimizi seviyoruz.

tutsağı olduğumuz rengimizi.

dolayısıyla ışığı sokmuyoruz mağaramıza.

ışığı... 

diğer renkleri gösterecek olanı

ve renkliliği 

düşmanı olduğumuz renkliliği. 

Ve korktuğumuz.

***

Sadece elmayı seviyoruz.

ya da şeftaliyi

ya da ayvayı vs.

Sadece sevdiğimiz meyvemiz var soframızda.

Sevdiğimiz tek meyvemiz. 

düşmanız bütün diğer meyvelere...

ve o meyveleri sevenlere de.

o nedenle paylaşamıyoruz soframızı kimseyle.

***
tüm bu nedenlerden dolayı ümmetleşemiyoruz.

dünyalılaşamıyoruz.

***
ideolojik bencilliklerimiz farklı olan her düşünceyi bir vebal gibi görüyor. Etnik ya da mezhepçi bencilliklerimiz farklı olanı tehdit olarak algılıyor. Yok edilmesi gereken tehditler olarak.

O nedenle farklı olanla, farklılıklarımızla birlikte yaşayabileceğimiz bir medeniyet tasavvuru kuramıyoruz. 

Kuramadığımız için parça parçayız.

Düşmanlıklarımız bizi korkak yapıyor

Korkaklaştırıyor.

Korktuğumuz için parça parçayız.

Parça parça olduğumuz için bir "güç"değiliz.

Güç olamadığımız için bir "değer"e tekabül etmiyoruz.

"Şey"leşiyoruz bu nedenle.

Birer nesneye dönüşüyoruz.

Ve Müslümanlık, emperyalizmin semirmesine hizmet eden bir nesneler dünyasına dönüşüyor.