Üsküdar Meydanı'nda belirli aralıklarla kurulmuş stantlardan yükselen müzik ve nutuk sesleri birbirine karışarak yükseliyor ve dolduruyor meydanı. 

Trafiğin gürültüsünü bastıran bir vaveyla ortalıkta. 

Bir birine karışmış parti bayrakları... flâmalar...

rengârenk...

kardeşçe!..

dostça!..

"Düşmanlık" pompalayan liderlere inat!..

*** 

Sadece bayraklar, flâmalar mı? 

Siyasi parti stantları da neredeyse yanyana.

Önlerinde birikmiş kalabalıklar da...

içiçe hatta...

ama neşesiz.

mutsuz.

umutsuz.

bezgin...

Ve onları coşturmaya(!) çalışan amigolar elleri bayraklı...  

*** 

Stantlarda vekil adayları...

gülümseyen...

gülümsemeye çalışan belki...

zoraki...

saatlerce...

kolay mı?! 

***

Liderlere rağmen, hoparlörlerden yükselen düşmanlaştırıcı sloganlara, söylemlere inat içiçe insanlar...

Büyük bir olgunlukla, ama kayıtsızlıkla, heyecansız izliyorlar olup bitenleri...

***

Bu tür bir propaganda çalışmasının gerilimi düşürdüğünü düşünüyorum.

Beğenmedim, gıpta etmedim desem yalan olur.

Aynı meydanı rakipleriyle paylaşabilmek, aynı meydanda "beraber" ve "yanyana" olabilmek bir medeniyet göstergesi. 

Ve çok önemli.

***

Neden buna benzer bir çalışma Yavuz Selim Meydanı'nda olmasın.

Ve hatta Gezi Yolu'nda.

Belki şehrin başka meydanlarında... (varsa)

*** 
Sokaklarda çığlık çığlığa seçim arabaları olmamalı. dolanmamalı. dolaşmamalılar "ayak altında."

Saygı duyulmalı sokakların mahremiyetine. sükûnetine.

Hürmet edilmeli yataktaki hastaya. oturduğu yerde sayıklayan ihtiyara. beşikteki bebeye. cenaze çıkmış eve.

***
Bu toprakların irfanı cami önlerinden geçerken çalgı çalmayı zül sayar.

Bağırmayı da.

***
Ya hastaneler...

Hüzünlü insanların mekânı...

Hasta insanların...

Yoğun bakımda hayatla ölüm arasında gidip gelenlerin yurdu...

Adayların, hastanelerde "seçimlik" hasta ziyaretlerinden daha değerlidir hastane önlerinde "gürültüden ibaret" seçim arabalarının susturulması...

***
Ve okullar.

Okullarda ders yapan çocuklarımız.

Onların sükûnet hakları.

Onlar, haklara saygıyı önce yetişkinlerden görecekler. Biz “büyüklerden.” 

***
Önceki seçim kampanyalarından birinde okulun yanından canhıraş çığlıkların yükseldiği bir seçim minibüsü geçerken: "Sizi duyamıyoruz öğretmenim." demişlerdi öğrencilerim. Ve eklemişlerdi : "Neden bize saygı duymuyorlar ki?" 

Çare olarak altında tüm öğrencilerimizin imzası bulunan birer dilekçe yazdık seçime katılan tüm parti il örgütlerine. Ve postaya verdik. Medeni bir cesaretti bizimkisi. İtirazın, şikayetin nasıl yapılması gerektiğine dair bir bilinç oluşturmaktı öğrencilerde amacım. "Muhalif" gençliğin taşlı, sopalı, puşili, molotoflu eylemlerine bir alternatif seçenek oluşturmaktı öğrencilerimin zihninde. İtirazın böyle de yani dilekçe yazılarak da yapılacağına dair bir bilinç.

Sadece bir aday (Dr. Kadir EKERCAN) telefon ederek öğrencilerimden özür diledi. Üzüntüsünü belirtme nezaketini gösterdi. Diğerleri cevap vermeye "tenezzül" dahi etmediler.

*** 
Evet siyaset, önce bu şehrin halkına hürmet etmeli.

Kendi aralarında bir centilmenlik antlaşması yapıp sokaklarda çığlık çığlığa gezdirmemeliler seçim araçlarını.

Bunun ilkel bir yöntem olduğu bilinmeli ve halkın böyle taşralı yöntemlerle hangi partiye oy vereceklerini belirlemeyecekleri bilinmelidir.

Böyle düşünülüyorsa eğer, bu da bu halkın aklıselimine bir saygısızlık olur.

Amasyalı siyasetçilerimizin bu toprakların irfanından hareketle şehrin halkını rahatsız etmeden daha ilkeli ve daha etkili bir propaganda yöntemini bulabileceklerini düşünüyorum.

*** 
Ne demişti Yasemin Çegerek?

Hollanda'da İşçi Partisi milletvekili...

"Bizim partimiz gül dağıtır Hollanda'da. Türkiye'de olduğu gibi seçim otobüsleriyle gürültülü propaganda yapamazsınız." diyor. "Sesten rahatsız oluyoruz, diye vatandaşlar şikâyetçi olur."  

Şöyle bitirmişim o yazımı:

"Seçmene gül... 

Gül...

Efendimiz'e duyulan sevginin remzi... işareti... simgesi... 

Ve saygının...

Batılı zihin, gülü, doğulu zihin de gürültüyü tercih ediyor.

Gül ve gürültü.

Birinde duygu, diğerinde nara...

İki farklı algının tezahürü.

İki farklı zihniyetin kendini ifade ediş şekli."