"Çiklet çiğnersem orucum bozulur mu?" kıvamında!..

"Sevdiğime kavuşmak için dua ediyorum, o da kendi sevdiğine kavuşmak için dua ediyor. Kimin duası kabul olur?" düzeyinde!

"Hocam ölüler hangi günlerde evlerini ziyaret ederler?" vs. vs.

Televizyonlardaki ramazan programlarının meşhur profesörlerine sorulan sorulardan bazıları bunlar.

Ciddi ciddi sorulan ve ciddi ciddi cevaplandırılan sorular!..

Tam bir "dedi-kodu" dinidir yaşadığımız.

Rivayetler dini.

Tek kaynağı güya sünnet ya da hadis...

Sahiciliği, sahihliği olmayan.

Kur'ansız bir dindir ortada zuhur eden...

***

IŞİD, ilhamını nerden alıyor dersiniz?

"Müslüman kafası" koparma fetvasını?..

Kur'an'dan mı?

Ya Hizbullah'ın ilham kaynağı?.. Öldüren Hizbullah'ın...

Ya bir mezhep imamı akıl hocaları, ya da bir uyduruk hadis.

Ama kesinlikle Kur'an değil.

***

Herkes Kur'an okudu ramazanda. hepimiz...

Her ramazanda olduğu gibi.

Evlerde... camilerde... medreselerde... mescidlerde...

Hatimler "indirildi" binlerce... milyonlarca hatta...

Arapça olarak tabi...

Genellikle Arapça...

Orjinal halinden...

Peki ne anladı okuyanlar?

Ne anladık?

Hangi mesajlarını idrak edebildik Yüce kitabın?

Sahi Kur'an niçin indirilmişti?

***

Hiç kuşkusuz Kur'an'ın orjinalinden okunmasına bir itirazımız yok.

Yani Arapça lâfzına...

Allah katından inmiş haline...

Cebrail'in Peygamberimizin gönlüne, zihnine, aklına nakşettiğine...

O haliyle okunmasına yok itirazımız...

Ne haddimize!..

Haşa!..

***
Neydi peki muradı Yaratıcı'nın?

Yani Allah'ın...

Niçin indirmişti Levh-i Mahfuz'dan Kur'an'ı dünya alemine?

Yani insana...

İnsanlara...

Kullarına...

***
Allah, kullarıyla iletişimini hep resulleri aracılığıyla kurmuş...

Elçileri aracılığıyla...

Nebileriyle...

Ve nebilerine indirdiği vahiyleriyle...

Kutsal metinleriyle...

Kitaplarıyla...

***
Nebilerin misyonu, içine doğdukları toplulukları, toplumları, kavimleri yola getirmekti.

yoldan çıkmışları...

azmışları...

İnsanı yeniden "inşa" etmekti tüm mesele.

Dolayısıyla tüm insanlığı.

***
Kitaplar normu belirlemişti...

Yani ilkeleri... kuralları... yasaları...

Peygamberler de formu...

Yani uygulamayı...

İlkelerin hayata geçiriliş şekillerini.

Yasaların uygulanış biçimlerini vs...

***
Peki peygamberler olmayınca...?

Öyle ya peygamber yok artık. Nebisiz zamanlardayız. Elçisiz zamanlarda. Ve bundan böyle olmayacak da...

Ne kalıyor geriye?

Kur'an...

Allah'ın korumayı vaadettiği kitap.

Değişmeyen tek kaynak...

Peygamberî ahlâkın kaynağı...

Evet böyle söylemişti Hz Ayşe annemiz, kendisine, " Bize Peygamber'in ahlâkından bahset." diyenlere.

"Siz Kur'an okumuyor musunuz? O'nun ahlâkı Kur'an ahlâkıydı." demişti...

Demek ki Kur'an ahlâkı üzerinden inşa edeceğiz kendimizi.

Kur'an'dan.

Nasıl?

Okuyarak tabi...

Ama "anlayarak..."

Mutlaka "anlayarak..."

Her halukârda.

Zira okumaktan maksat anlamaktır.

Mesajı almak...

Kur'an'ın mesajını...

Eğer okuduğumuzda bir anlam oluşmamışsa zihinlerimizde, okuma, amacına ulaşmamış demektir.

Yoksa okumanın bizatihi kendisi bir anlam ifade etmiyor. Amaç okumak değil, anlamak.

Anladığımızda okumuş sayılırız çünkü.

***

"Yemin olsun ki, Kuran'ı öğüt ve ibret almak için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?"

Evet böyle söylüyor Allahımız...

Ve soruyor: "Düşünen mi var?"

Düşünmek, anlamaya çalışmaktır.

Düşünmeden, anlamadan okumak boşuna zaman kaybıdır.