Yediği yumrukla şakağına aşağı kan boşalan TIR şoförünün korku dolu yüzünü görmeliydi festival gerekçesiyle şehrin tek anayolunu felce "uğratanlar..."

Suçu olmayan TIR şoförüne yumruğu atanın otomobilindeki ağlayan çocuğu da...

Sıkışmış trafikteki onlarca kazayı, hakaretleri ve küfürleri de duymalıydı yaratılan keşmekeşin "mimarları..."

***

İki saatlik bir eğlence için iki gün boyunca halkına işkence çektiren bir anlayış dünyanın hangi "medeni" ülkesinde vardır bilmiyorum.

Festival "geleneği" olan şehrin, festival etkinlikleri/eğlenceleri için mekan üretememesi, sorun çözme becerimizin yetersizliğini ortaya koyması açısından oldukça öğretici...

Şehrin tek anayolunda bir trafik kaosu yaratmak ve bunu çözememek insan zekasına saygısızlıktır...

küçümsemektir onu...

***

Kentin meydanında 35-40 derece sıcaklıkta tıknefes olmuş bir trafik...

Trafiğin içine gömülmüş canhıraş bağıran ambulansa geçiş üstünlüğü sağlamanın imkansızlığı utanç vericiydi!

O ambulansın içinde zamanla yarışan hastanın gözlerinin içine bakarak ona umut vadedebilecek bir "sorumlu vicdan" da bu şehirde yoktu maalesef.

***

Festival komitesinin başındaki yetkililer keşke kendilerine mutluluk vadeden klimalı makamlarından şöyle dışarı çıkıp "şahsi" araçlarıyla o trafiğin içine dalabilme cesaretini gösterebilselerdi...

Yürüyebilselerdi "tek başlarına"...

Yalnız...

Kilometrelerce uzamış araç kuyruklarının yanı sıra...

Bir hissetselerdi "yaratılan" kaosun gerilimini...

Bir görselerdi karşıya geçemeyen yaşlıyı...

Kucağında çocuğuyla tedirgin anneyi...

Kollarından tutup karşıya geçirmeye kalksalardı ihtiyarı ve kucağında çocuğuyla anneyi...

Dahil olsalardı sokağa...

Sokaktaki hayata...

***

Atatürk Anıtı'na çelenk koyarken "çağdaş" Cumhuriyetten dem vuranlar, hemen anıtın üstündeki ana yolda yaratılan trafik beceriksizliğinin tezahürünü de görebilseydiler keşke...

***

Bu şehrin stadyumu orada öyle boş dururken şehrin merkezinde bir "kaos" icat etmek hangi akla hizmettir anlayabilmiş değilim...

Bizim şehir stadyumunun şanına halel mi gelirdi yoksa canlı yayınları oradan gerçekleştirmek!..

Bu şehrin halkı Yavuz Selim Meydanı'nda, ayakta, betonun ya da çimlerin üzerinde oturarak konser izleme ilkelliğini hak etmiyor...

Tribünler, hem antik çağların hem de modern zamanların "seyir" mekanlarıdır...

Koltuklarda oturarak konser izlemek bir "medeniyet" göstergesidir.

Bir "kentli" olma halidir.

***

Festival komitesi gelecek yıl yapılacak festivale ışık tutması açısından "bilimsel" değeri olacak bir "memnuniyet" anketi yaptırmalıdır.

Festivalin bu şehrin halkındaki karşılığı nedir?

Bu kente dair sahici, derinlikli bir tarihsel bilinç yaratmış mıdır mesela?

Amasya Tamimi'nin bu halktaki iz düşümü nedir?

Etkinlik haftası içinde akademik düzeydeki hangi toplantı ya da panel Türkiye'de gündem oluşturabilmiştir örneğin!..

***

Anketi yapanlar Anıt Meydanı'nda değil de şehrin ara sokaklarında "seyyar" olmalılar...

Zira şehrin tek ana yolunda trafik kaosu oluyor da hani!..

Hatırlatalım dedik!..