Özel otomobilin ön koltuğunda oturan "çarşaflı" kadın, elinde bir poşetle indi araçtan, kaldırıma çıkıp fırlatıverdi içi dolu poşeti ırmağa.

Çöpünü...

çöplüğünü...

Temizledi kendini!..

Irmağı kirleterek...

Kirleterek temizledi kendini!..

Ve ağarmış sakalıyla eczaneden çıkan yaşlı amca, çöpü suya atan bayanın bulunduğu arabaya binerek uzaklaştı oradan. 

***
Mabet...

Allah'ın evi...

Sevgilinin...

Huzurunda secdeye varılanın.

Hoca efendiler önce minberdeki ışıkları yakıyorlar...

Sonra da ortadaki avizeyi... avizeleri...

Hem de gün ortasında... gün ışığında...

Gereği yokken... 

İhtiyaç yokken...

İhtiyaç yokken harcamak, tüketmek israftı hani.

Ve israf da haramdı...

Caminin içinde israf ve haram...

Camilerin içinde...

***
Sormadan edemiyorum.

Müslümanlıkla suyu kirletmek arasında nasıl bir ilişki vardır meselâ.

Ya da Müslümanlıkla israf arasında...

İlişki doğru orantılı mıdır, ters orantılı mı?

Örneğin imanımız arttıkça kirliliğimiz de artar mı meselâ?

Ya da artmalı mı?

Yoksa Müslümanlaştıkça kirliliğimiz azalmalı mı?

Müslümanlaştıkça israftan da uzaklaşmalı mıyız?

***
Hiç ağzımızdan düşürmediğimiz bir ayet meali vardı hani:

"Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Bir insanın canını kurtaran da tüm insanlığa can vermiş gibidir."

Peki dünya Müslümanlarının bir birine ettiği zulmü nasıl açıklayacağız.

Patlatılan canlı bombalarla etrafa saçılan parçalanmış Müslüman bedenlerini?

***
Hiç kuşku yok ki her Müslüman ırmağın kirletilmemesi gerektiğini söyleyecek.

Suyun kirletilmemesi gerektiğini...

Ve israfın haram olduğunu da söyleyecek.

Hem de büyük bir inanmışlıkla.

Hele hele insanın insanı öldürmesinin ne büyük günah olduğunu hadislerden ve ayetlerden örnekler vererek açıklayacak belki de.

***
Öyle anlaşılıyor ki söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmayan bir Müslüman tipolojisiyle karşı karşıyayız.

İnandığıyla yaşamı çelişen... 

Özüyle sözü farklı...

Olduğu gibi görünmeyen.

Göründüğü gibi olmayan.

İnandığı gibi yaşamayan...

***
İslâm'ın taliplileri biz Müslümanlar bir türlü kavrayamadık bu dini.

Talip...

Talep eden...

isteyen yani...

Allah'ı ve O'nun dinini.

Gereği yerine getirilirse bir anlamı var talip olmanın...

Talep etmenin...

İstemenin...

***
Yaratan'la yaratılanın ilişkisini kavrayamadık bir türlü.

Yaratıcı ile yarattıkları arasındaki ilişkiyi...

Bilgiyi...

Hikmeti.

Yaratılanın hikmetini...

Niçin yaratıldığını.

***

Düşünmeyi unuttuk.

Tefekkürü...

Hikmete ulaştıracak olanı...

Ve Allah'a...