Biz yetişkinlerin avuçlarından kayıp giderken hayat, minik yürekler daha bir avuçlamakta, sahiplenmekte hayatı.

Avuçlarımızdan kayıp giden dünyayı...

Kirlenmiş...

savaşan...

çatışan...

***

Bu şehrin yetişkinleri, çocuklarına çocukluk vadeden, çocukluğun yaşanabileceği bir şehri inşa edemediler.

Edemedik...

Yeşilini hoyratça yok ettiğimiz toprağın üzerine dikiverdik apartmanlarımızı. Sitelerimizi. Villalarımızı...

Yeşili yok apartmanların, sitelerin...

Ağacı yok...

Oyun alanları da...

Dolayısıyla çocuk çığlıkları da... 

*** 

Marks: "Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser." der.

Ülkemizin, kentlerimizin "yeni yetme" kapitalistleri, kent ormanlarındaki ağaçları, gölgelerini satamadıkları için kesiverdiler!

Kesiverdiler bağların, bahçelerin meyve ağaçlarını.

Kurutuverdiler doğayı. 

Ve dikiverdiler beton kulelerini...  

Dolduruverdiler ceplerini!

Para karşılığı satıverdiler yeşili, ormanı.

Çocuklarının geleceklerini... 

***

Okullar beton, okul bahçeleri beton, parklar da...

Yeşili yok artık okulların.

Evlerin, sitelerin...

Hatta parkların...

Göğü örten, koyu gölgelikleriyle serinlik yağdıran ağaçlardan "arındırılmış" cascavlak bırakılmış meydanlar.

Meydancıklar...

Meydancıklarda ağaççıklar!

Gölgesiz!.. 

*** 

Koşamıyor artık çocuklar, gençler. 

Koşacakları mekan bırakmadık çünkü onlara. 

İki salıncak, iki kaydırak "parkçık"larda.

Küçük havuzcuklar...

Fıskiyelisinden.

Renkli ışıklı...

Gerisi "üzerine basılması yasak" çimler.

Sonrası beton...

*** 

Toprağa hasret çocuklar.

Yürümeye ve koşmaya...

Bisiklet sürmeye...

*** 

"Kaldırımlarda bisiklet sürülmez!" diyoruz ya hani derslerde çocuklara...

"Nerede peki?" diyorlar. "Nerede süreceğiz?"

"Parklarda" diyesimiz geliyor.

Ama orada da yasak!..

Şehirlerimizin bisiklet için yolları yok. 

***

Ürettiğimiz parklara bakınız.

Bisiklet sürülemez...

Çimlerine basılamaz...

Top oynanamaz...

Ve koşulamaz...

Zira koşulmayacak kadar küçükler.

Küçücükler.

*** 

Batılı ülkelerin parklarına bakınca utanası geliyor insanın.

Utanası...

Aklımızdan...

zekâmızdan...

öngörü fukaralığımızdan...