Şeytanî bir zekânın kurduğu aşağılık cümleye karşılık, içinde akıl ya da zekâ belirtisi olan bir cümle kuramamak!..
Bir provokasyon cümlesinin peşine takılmak ya da "sürüklenmek" peşi sıra...
Düşünmeden...
Hem de Yaratıcı'nın, "Akletmeyecek misiniz?" ikazına rağmen...
İslâm'ın peygamberinin Ebu Leheb ve Ebu Cehil'e karşı tutumu ortadayken hem de...
***
Yapılan filmdeki ya da kurulan cümlelerdeki provakatif kurguyu, niyeti sezemeyecek kadar "düşünceden" uzaklaşma hali tüm Müslüman dünyasında...
Salman Rüşdi'nin Şeytan Ayetleri romanından günümüze İslâm'a yapılan "sözel" saldırılara hep kabalaşarak ve öldürerek karşılık verme hevesi, İslami zeminden ne kadar uzaklaştığımızı göstermesi açısından da çok öğretici.
***
Asırlardır mezhepçilik üzerinden birbirlerine karşı düşmanlık üretenlerin ve ayrışanların, gayr-ı dinî bir "basitlik" üzerinden kurdukları öldürmeye meyyal ittifak da gayr-ı ahlâkiliği ve gayr-i diniliği işaret etmekte.
***
Öldürmeyene, öldürerek karşılık verme!..
Adalet üzerine oturmuş bir dini, adaletsizliğin üretildiği bir zemine dönüştürme kötülüğüdür.
Çağdaş hukukta "suçun şahsiliği" diye ifade edilen ilke, İslam'ın, "Hiç kimse bir başkasının günahını üstlenemez..." hükmünün "modern zaman" yorumu olsa gerektir.
Amerika'da İslâm'ın peygamberine yapılan seviyesizliğin cezasını, Libya'daki Amerikan elçilik görevlisini yakarak ödetmek bir vahşete tekabül etmekte.
***
Modern zamanların dini dışarda tutan dünyevi hazcılığına müdahale edemeyen Müslüman dünyası, adeta "medeniyet" dışı mahlûka dönüştürülmek üzere.
İslam düşmanlığını Müslümanların "vahşiliği" üzerinden üretmeye çalışanların her kurduğu tuzağa öldürmeye meyyal tavırlarla düşmek nasıl bir idraksizlik halidir!..
***
Modernizm, bir "dünyacılık" felsefesi olarak insanlığı kuşatırken, Müslümanlığın buna karşılık, referanslarını İslâm'dan alan bir "cazibe medeniyet" oluşturamaması Allah'a verilecek hesap olarak dünya Müslümanlarının borç hanesinde yazılı durmaktadır.
Dünyayı, tüm insanlık, hatta tüm yaratılmışlar için "saadet yurdu"na dönüştürememek bir utanç olarak ortada öylece dururken, Peygamber'e hakaret edildi diye ölüm kusmak sağa-sola, bir akılsızlık halidir.
***
Dünyada yaratılan ekonomik katma değerde söz sahibi olamayan Müslümanların, insanlık ailesi içinde söz söyleme ya da hayata "müdahale" etme lüksü de yoktur.
Bilginin kaynağı olan Allah'a iman noktasında samimiyetlerine kuşku duyamayacağımız Müslümanların, bilgiyi "keşfetme", bilgiyi insanlığın hayrına kullanma noktasındaki tembellikleri de bir vebal olarak omuzlarda durmaktadır.
"Yaratılmış" bilgiyi keşfedip, onu bir güce, baskı aracına, silaha dönüştürerek zulmün kaynağı haline getirenlere ses çıkaramamak, daha kötüsü yaratılan bu zulmün "mağdurları" haline gelmek, Müslümanlar için Allah'ın huzurunda bir utanç vesilesidir de...
Müslüman coğrafyasına bir lütuf olarak verilen petrole, Müslüman dünyasının sahip çıkamaması bir başka garabettir.
Kıtalar ötesinden gelip, Müslüman coğrafyasının petrolünü kendi ekonomilerine aktararak birer "küresel güç" haline gelenleri sezememek, ve bunu da Müslümanların birbirini boğazlaması üzerinden gerçekleştirenlerin tuzağını fark edememek nasıl bir bilgisizlik halidir!..
***
İslam'ın Peygamberinin bir medeniyet havzasına dönüştürdüğü Ortadoğu kan gölüne dönmüş durumdadır.
Müslümanlar, Müslüman olmayanların tezgahında birbirini katletmektedir.
Bu durum İslâm'a "ihanet" olarak yeter de artar bile.
Kendi ihanetlerini göremeyenlerin, Peygamberimize yapılan düzeysizliği ihanet olarak görmeleri bir tutarsızlıktır.