• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
ANI ÖYKÜLERİM
ZEKAİ GÖRGÜLÜ
z.gorgulu@hotmail.com
ALEVÎ SEMAHIYLA SAHURA KALKMAK
24/07/2012
Köydeyim...
Köyümde...
Çocukluğumu büyüttüğüm yerde...
Annemin-babamın yanında...
Sükûnetin hissedildiği.... Ve güvenin.....
***
Gecenin ikisi...
Yatmadım henüz.
Ramazanın, iftarla sahur arası bahşettiği özgürlüğü yaşıyorum.
Ayakta olma halini...
Uyumama, uyanık kalma halini...
***
Gecenin derinlerinde bir ses, beni çocukluğuma götüren...
1965-70 arası olmalı.
Dışarıda kar... diz boyu...
Üç kardeş pencereye dizilmiş, biraz sonra hemen evimizin önünden geçecek davul-zurnayı bekliyoruz.
Bize bakmaları, bizi görmeleri, bizi fark etmeleri en büyük mutluluğumuz.
İşte, karlar içinde beliriveriyorlar.
Zurnacı Ömer zurnasıyla döktürüyor.
Omzunda davuluyla Gakti Abdulla ya da Müsellim...
Hele de Gakti Abdulla...
Tam penceremizin önüne gelince kafasını kaldırıp, karanlık odada pencere arkasına dizilmiş üç kardeşe bakar ve davuluyla dönmeye başlardı...
Diz boyu karın içinde...
Komiklik yapardı bize. Gülerek...
Kahkahalar atardık üç kardeş...
Adeta ramazanı, ramazanın içinde de sahuru sevdiren adamdı Gakti Abdulla.
Onların gitmesinin hemen ardından annem kalkar kuzine sobayı yakardı.
Islattığı yufkaları tek tek siniye döşer, her yufkanın arasına da dövülmüş ceviz ya da çökelek koyardı. Siniyi kuzine sobanın üzerinde çevire çevire yufkanın altını üstünü kızartırdı.
İstisnasız her evde sinilerde kızartılan yufkaların tereyağlı kokusu mahalleyi doldururdu.
Ben çökeleklisini severdim...
Sonra gaz lambasının ölü aydınlığında yer sofrasının etrafına dizilmiş aile, duvarlarda oynaşan komik, iri gölgelerimiz altında yemeğimizi yerdik.
Ertesi gün öğleye(!) kadar tutacağımız oruca niyetlenerek girerdik yataklarımıza.
Ve başımızı yastığa koyarken, aklımızda kalan tek şey Gakti Abdulla'nın davuluyla komiklik yaparak oyun oynaması olurdu.
***
Gecenin derinlerinden gelen ses, çocukluğumun sahurlarında pencereye dizilip üç kardeşin heyecanla beklediği davul zurnaydı.
Sokağın üst başında, Torun'un çeşmenin orada görüldüklerinde zurnadan dökülen deyiş duygulandırdı beni. Hüzünlendirdi her nedense.
"İşte gidiyorum çeşm-i siyahım."
Bu ülkede yetişen en önemli halk ozanlarından Âşık Mahzuni'ye ait.
Ve ardından bir semah...
"Eyvallah şahım eyvallah. Hak La İlahe İllallah..."
***
Son günlerde Alevilik yeniden tarif ediliyor televizyon ekranlarında.
Aleviliğin farklı bir din olduğunu savunanlardan, Aleviliğin İslâm içinde bir ekol olduğunu söyleyenlere...
Alevilerin namaz kılmadığından, "Hayır Alevîler de namaz kılar"a;
"Cemevi ibadethanedir"den "Asla!"ya kadar uzanan yari politik tartışmalara bizim köyün Sünni zurnacısı ramazanda son noktayı koyuyor...
Alevi ozanın türküsünü, Sünni Müslüman'ı sahura kaldırmaya sebep yapıyor.
Alevî semahıyla/deyişiyle sahura kaldırıyor Sünnî köylüsünü.
Ve insanlar ve onların ideolojileri zoraki ayırmaya çalışırken "kardeş" halkları, köyümün zurnacısı, Alevî deyişi ve semahıyla el ele tutuşturuyor onları sahurda...
Türküler kardeş kılıyor hepimizi.
Çok iyi bilmiyorum ama buna ironi diyorlar galiba...


1745 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ALEVİ SEMAHIYLA SAHURA KALKMAK - 20/05/2018
alevi semahıyla
ESENÇAY'DA RAMAZAN - 20/05/2018
Esençay
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR - 14/04/2018
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR
MUHTAÇ ZAYIF KİŞİLİKSİZ DUYGUSUZ VE ŞIMARIK - 13/03/2018
muhtaç... zayıf... etkisiz...
ZAHİRİ DİNDARLIK - 01/03/2018
zahiri dindarlık
KİM KAHREDECEK AMERİKA'YI - 15/01/2018
Kim kahredecek Amerika'yı
YENİ YIL HUZUR GETİRİR Mİ - 01/01/2018
Yeni yıl
İNSANLIĞI ÇOCUKLAR KURTARACAK - 26/12/2017
Dünyayı çocuklar kurtaracak
GOOGLE FACEBOOK KULLANMAYIN - 19/12/2017
Kudüs
 Devamı
Hava Durumu
Saat