ŞEHİR-MEDİNE-MEDENİYET 

Şehir. 

Ya da medine... 

Yani medeniyet... 

Medeniyetin üretildiği mekân. 

Kalıcılığın üretildiği. 

Kalıcılık iddiası olanların yaşadığı...  

Düşüncesiyle...  

Mimarisiyle...  

***  

Selçuklu bir medeniyetti.  

Bilim-ilim adamlarıyla... 

Mimarisiyle...  

***  

Osmanlı bir medeniyetti...  

Bilim-ilim insanlarıyla...  

Mimarisiyle...  

***   

Medeniyeti, gelecek tasavvuru olanlar inşa eder...  

“Kalıcılık” iddiası olanlar...  

Asırların ötesine söz söyleme iddiasında olanlar.  

***  

İzleyin Amasya’ya gelin turistleri... 

Nereleri geziyorlar? 

Nerelerin/nelerin fotoğraflarını çekiyorlar. 

Onlar için Amasya’yı ilginç kılan nedir?  

***  

Gelen turistlere Osmanlı mimarisinden başka gösterecek neyimiz var? 

Ve Selçuklu’dan başka...  

Ya da Yalıboyu Evleri’nden... 

***  

Gümüşlü Camii, 700 yıllık... 

Gökmedrese Türbesi/Camii, 755 yıllık...  

Burmalı Minare Camii, 785 yıllık... 

Bayezid/İmaret Camii, 535 yıllık...  

Çilehane Camii, 600 yıllık... 

Bedesten, 540 yıllık... 

Ve daha niceleri... 

Peki ilimizde cumhuriyet döneminde yapılıp da 600-700 yıl sonraya kalacak bir mimari eserimiz/yapımız var mı?  

Ya da Cumhuriyet dönemi mimarisinin böyle bir iddiası var mı?  

Söz konusu sadece Amasya da değil...  

Tüm Ülke... 

***  

Daha önce yine bir yazımda belirtmiştim. Okuduğum ilkokul yok. Yıkıldı yerine yenisi yapıldı. 

Okuduğum ortaokul yok. Yıkıldı... Yerine kasaba belediyesi yapıldı.  

Okuduğum Amasya lisesi yok... Yıkıldı... Yerine Otopark yapıldı...  

Çocuklarımıza göstereceğimiz bir geçmişimiz yok... 

Bir hafızamız...  

***   

Yıkmak, yapmak için dahi olsa daima zararlıdır ve hakiki yapıcılık ilâve etmektir.”  der Ahmet Hamdi TANPINAR...  

Çocuklar gibiyiz.  

Yapıyoruz, yıkıyoruz... Yapıyoruz, yıkıyoruz...  

Bu çocukçadır...  

Ve gereklidir de... 

Zira çocuklar yetişkinliklerini bu yap-boz oyunları üzerinden inşa ederler.  

***  

Bir de göçebe kültürler “kalıcı mekân” inşa etmezler...  

Edemezler... 

Zira kalıcı değildirler...  

Gidicidirler...  

O nedenle de bir gelecek tasavvurları da yoktur.