Almanya’da öğretmenlik yapan arkadaşım anlatmıştı yaşadığı bir olayı:
“Kaldırımda yürüyen Alman çiftin hemen önlerinde koşturan 4-5 yaşlarındaki çocukları düşüverdi.
Bir refleksle hemen çocuğu tutup kaldırdım.
Alman çiftten teşekkür bekliyorum haliyle.
Anne gülümseyerek:
“Eğer siz kaldırmasaydınız, çocuğumun kendi çabasıyla düştüğü yerden bir kalkma hikâyesi/ tecrübesi olacaktı.” der!
***
“Yaşamak yolda olmaktır.” der bir düşünürümüz.
Yolda olmaksa yorulmaktır.
Bazen “yoldan çıkmaktır.”
Burada mesele yola geri dönebilmektir.
Yola dönebilmenin ilk şartı yoldan çıkmaktır.
Bu bir “tecrübe”dir.
***
“Doğrularımız doğrularımızdır.” der bir yazarımız.
“Yanlışlarımız da tecrübelerimiz…
Ve hayat yanlışlarla doğrularımızın toplamıdır.”
***
Çocuklarının çantaları sırtlarında anneler, bıraksak, sınıfa kadar çıkıp, çocuklarını sırasına oturtacak, çantadan defteri, kalemi çıkarıp sıranın üzerine bırakacaklar.
Bu tecrübeyle sabittir…
***
3. sınıfa gelmiş öğrenciye kaşıkla yemek yediren anneleri o kadar çok gördüm ki…
Müdahale ettiğimde:
“Ama üstüne döküyor hocam.” diyorlar!..
***
Her ihtiyacı karşılanan çocuklar bir süre sonra çevresindekileri, kendine hizmet edecek bire köle gibi görmeye başlıyorlar.
Ve ebeveynler birer “bebeveyn”e dönüşüyorlar.
***
Üçüncü sınıfa gelmiş öğrenci:
“Öğretmenim, ayakkabımın bağcığı çözüldü, bağlar mısınız?” diyor.
***
Birinci sınıfa gelen öğrencilerimi bahçeye çıkarıyorum.
Top sektirerek yürüyecekler.
Hayal kırıklığına uğruyorum!…
Bir-iki tanesi dışında hepsi adeta topa yabancı!..
Hiç birisi “top sektirme” becerisine sahip değil.
Bu çocuklar, “ne olur ne olmaz, düşerler de bir yerlerini kırarlar” korkusuyla yetiştirilen çocuklar.
***
Ve aynı öğrenciler, derste de pasif/edilgenler.
Hep “talimat” bekliyorlar.
***
Okul bahçesinin girişinde annesinden çantasını alıp, sırtına takan öğrencinin sevinçle okula doğru koşma çabası, anne tarafından durduruluyor:
“Koşma!..
Düşeceksin!..”
Bir yerini acıtacaksın!...
***
Çocuk bu…
Koşacak elbet.
Ve düşecek!..
Düşmeli hatta!..
Düşecek ki bir kalkma hikâyesi/ tecrübesi olsun…
Ve düşmemeyi öğrensin…
Ve düşecek, bir yeri acıyacak ki “düşenin” halinden anlasın…
Düşeni kaldıracak bir merhametin sahibi olsun…
***
Ayakta kalabilme, hayata tutunabilme yeteneğimiz, yaşadığımız düşme/kalkma hikâyelerimizle, yaşadığımız başarısızlıklarımızla doğru orantılıdır.
Düşmekten korkulmamalı…
Kalkamamaktan korkulmalı…
***
Büyük başarıların altında yatan temel faktör “risk alabilme” cesaretidir.
Ve tüm başarı hikâyelerinin altında da alınan riskler, yaşanan başarısızlıklar vardır.