Daha yeni…
Çarşamba günü…
Yani 4 gün önce…
Bir “resmi” dairenin büyücek ofisindeyim…
Sabah güneşi aydınlığı, ofisin doğu pencerelerinden içeriye yağmakta…
Ve tavanda yanan tam 20 floresan!..
İçeriye dolan gün ışığı nedeniyle fark edilmeyen ama yanan 20 floresan.
Salonun köşesindeki “Makam”a gidip, yanan 20 floresan nedeniyle rahatsızlığımı
bildiriyorum:
“Mehmet ŞİMŞEK: ‘Tasarruf… tasarruf!’ diye bağırıyor dedim gülümseyerek…
Cevap vermiyor yetkili…
Gülümsüyor!…
sessiz…
alaysı!..
Solonun giriş tarafındaki hizmetliye, lambaları söndürmesini “emrediyor!..”
***
Yine önceki yıllarda bir resmi makama girmiştim.
Öğle üzeri…
Güneşli ve aydınlık…
Makam odasının tavanında 4 avize…
Ve her avizede 4’er ampulden 16 tanesi yanmakta…
***
Çocuğunu, makam şoförünün kullandığı makam aracıyla Kur’an Kursuna götüren bir makam müdürü…
Ve çocuğunu kurs hocasına teslim edip gelinceye kadar çalışan makam aracı…
Çocuğu muhtemelen Kur’an’ı Arapça öğrenecek…
Anlamını bilmeden…
ve kamu araçlarını şahsi işlerde kullanmanın günahını…
***
Ve camilerde, öğle namazında yanan onlarca/yüzlerce ampul…
***
Ve okullar…
Okulların sınıflarında günboyu yanan onca ampuller…
Okulun büyüklüğüne göre yüzlerce…
***
Yine yıllar önce ödeme yapmak için resmi bir daireye girmiştim…
Onlarca masanın bulunduğu salonda yanan onlarca floresanı görünce dayanamayıp müdür yardımcısının makamına çıkıp rahatsızlığımı belirttim.
Teşekkür etti yetkili.
Salona geri döndüm sonucu görmek için.
Salonun köşesindeki masasında oturan şefin telefonu çaldı.
Telefona cevap veren şef, kalkıp tüm lâmbaları söndürdü.
Çalışanlar başlarını kaldırıp:
“Hooop şefim ne oluyor? Neden söndürdün ışıkları?” diye itiraz yükseltince;
Şef: “İbn…nin biri gidip şikayet etmiş…” dedi…
***
Hani şikâyetçiyiz ya:
Yok efendim Cumhurbaşkanı sarayında şu kadar odada şu kadar lamba varmış…
Binlerce…
Elektrik parası şu kadar milyon tutuyormuş… vs…
***
Hadi canım sen de!…
Sen neysen yöneticin de odur.
Güç, makam her neyse zehirliyor bizi…
esir alıyor…
Gücü eline geçiren herkes, her birimiz, her şeyi kendimize köle yapıyoruz.
***
Sen neysen yöneticin de odur!..
Hani ne demişti Efendimiz:
“Nasılsanız öyle yönetilirsiniz!…”