Yola devam!…
Yani öğretmen alımlarında “mülâkata” devam…
Yıllarını eğitime vermiş bu ülkenin gençlerini harcamaya devam!..
İşsiz bırakmaya…
Onca yılın emeğini heba etmeye…
Anne-babanın emeğini…
Gençliğin enerjisini…
umutlarını…
gelecek hayallerini…
bu “ülkeye” güvenini…
devletine…
yöneticilerine…
insanına güvenini…
ve hatta kendine güvenini…
İşte en vahimi bu…
Gencin kendine güvenini yitirmesi…
Kendine olan güven duygusunu…
***
Siz, ilkokuldan itibaren 16-17 yıl okullarda dirsek çürüteceksiniz…
Yüzlerce sınavlardan geçeceksiniz…
Stajlar yapacak, bölümünüzle ilgili sınıflarda öğrencilere dersler vereceksiniz ve “Öğretmen olur.” diplomanızı hak edeceksiniz…
***
Bitmedi…
Bu sefer KPSS “eziyeti” başlayacak.
Binlerce… on binlerce… belki yüz binlerce soru çözeceksiniz…
80-85 puanla Kamu Personel sınavını kazanacaksınız…
Ancak “MÜLÂKAT”taki komisyon üyelerinde nasıl bir “keramet”, nasıl bir “ermişlik” varsa, onca yıl okuyup, belki yüzlerce sınavlar verip fakülteden mezun olan gence, gençlere bu işi yani öğretmenliği “yapamayacağı” karar verecekler…
Peki ne yapacak yıllarını eğitime vermiş, öğretmen olmaya hak kazanmış genç?
Bunca yılı, en azından 17 yılını o 45 dakikalık mülâkat için mi harcadı?..
***
Ve yine bu mülâkat komisyonundaki “ermiş”, “kamil”, “mübarek” insanlar, Kamu Personel Sınavı’ndan 50-55 puan alan öğretmen adaylarının gözündeki “ÖĞRETMENLİK YAPAR” ışığını keşfedip “öğretmen olur.” diyecekler.
Tam bir zalimliktir bu.
Bir ülke gençlerine ancak bu kadar kötülük yapılabilir.
***
Önceki Milli Eğitim Bakanlarından Mahmut Özer, mülâkatı savunmak, “haklı” göstermek için:
"Kekeme iseniz nasıl öğretmenlik yapacaksınız?" demişti.
Bakar mısınız onur kırıcılığa…
Eziciliğe…
Yok sayıcılığa…
“Ya kekeme”seymiş!..
Okutmasaydınız o zaman o eğitim fakültelerini…
Çektirmeseydiniz o kadar eziyeti.
“Kekeme” olanın bu işi yapıp-yapamayacağı kararını konuyla ilgili “tıp” uzmanları mı verir?
Yoksa “ermiş”, “keramet” sahibi mülâkat komisyonu mu?
***
Ha deyiniz ki:
“Efendim biz bir cahillik ettik.
Her ile hatta ilçeye üniversite/fakülte açtık.
İhtiyacımızın kat kat fazlası öğretmen mezun ettik.
Ve halâ mezun etmeye de devam ediyoruz. Başka çaremiz yok…”
***
Önceki yazılarımdan birinde söz etmiştim…
Üniversite için tercih yapacak gençler, atanmayı bekleyen 500 bin ile 700 bin öğretmen adayını göz önünde bulundurmalıdır.
Ayrıca Eğitim Fakültelerinin sayısı düşürülmelidir.
Ya da kontenjanları, Türkiye’nin öğretmen ihtiyacına göre sınırlandırılmalı, bu ülkenin çocukları daha fazla “israf” edilmemelidir...