“Ama” diyor 2. Sınıfa giden öğrenci;
“1. Sınıf öğretmeni çok kötü bir adamdı.”
Hem de elinden tuttuğu üniversite mezunu ‘tanınmış, ünlü’ babasının yanında.
“Öğretmen aslında ‘ünlü’ biriydi ama çocuk ona ısınamadı.” diyor baba.
“Rica minnet kaydettirmiştik ona.”
“Ama” diyor çocuk olanca şımarıklığıyla ve hatta küstahlığıyla,
“O çok kötü bir öğretmendi.”
“Çok yüksek sesle ve bağırarak konuştuğu için çocuk çok korkuyordu.” diye devam ediyor baba.
“O yüzden çocuğu o okuldan alıp, başka okula naklettik.”
***
Bir bayan veli, 1. sınıfa kaydettirdiği öğrencisinin yine bayan öğretmenine adeta emir yağdırıyor:
“Hayır hocam! Benim çocuğumun dersteki durumunu görebilmem için videosunu çekip bana göndereceksiniz!”
***
“Çıldıracağım arkadaş.” diyor bir öğretmen arkadaşım.
Velinin whatsApp’tan attığı mesajı gösteriyor:
“Çocuğumun beraber oturduğu arkadaşı ‘gaz’ yaptığı için kokuyormuş. Ya o çocuğun ya da benim çocuğun yerini değiştirin!”
***
Din dersi öğretmeni övünçle anlatıyor:
“Şimdiki çocukların özgüvenine hayranım arkadaş. Geçen gün bir öğrencim:
‘Öğretmenim, giyim anlayışınız çok kötü. Hiç beğenmiyorum. Çok zevksizsiniz.’ dedi.
Ben de öğretmen arkadaşa:
“Ünlü spiker Çiğdem TUNÇ’tan duymuştum. Demişti ki:
‘Özgüven ile edepsizlik arasındaki çizgi çok belirsizdir!”
***
Bir lisede sosyoloji öğretmeni olan velim hırsla öğretmen odasına girip, bana:
“Hocam yazılı sınavındaki “birey” kelimesi bu çocuklar için ağır değil mi? Ben çocuğuma “birey”in ne olduğunu anlatamadım!”
‘Birey’ sözcüğünü 5.sınıfa giden çocuğuna anlatamayan ‘sosyoloji’ öğretmeni!..
Hırsı, çocuğunun yazılı sınavından 4 almasıydı.
Notu illâ 5 olmalıydı!
***
Yine bir “özel” okulda öğretmenlik yapan arkadaşım:
“Öğrencim bana, ‘Senin maaşını babam veriyor. Bana kızamazsın!’ dedi.
Dondum, kaldım…”
***
Yine bir başka öğretmen arkadaşım anlatmıştı:
“Karı-koca iki üniversite mezunu velim geldi:
‘Bizim çocuğumuza, ödevini niçin yapmadın?’ diye kızmayın.
Çocuğumuzun üzülmesini, mutsuz olmasını istemiyoruz.’ dedi.”
***
Evet…
Sonuç olarak beynimde netleşenler şunlar:
Çocuklar üzülmemeli ki olgunlaş(a)masınlar.
Çocuklar düşmemeli ki kalkmayı öğren(e)mesinler…
Çocuklar ağlamasınlar ki gülmenin değerini bil(e)mesinler…
Çocuklar eleştirilmesinler ki eksiklerinin farkına var(a)masınlar…
Çocuklar düşük not almamalılar ki açık alanlarını, fark(e)demesinler!
Çocuklar acı çekmesinler ki mutluluğun değerini bil(e)mesinler!..
Yokluk çekmesinler ki elindekinin, var olanın değerini/kıymetini bil(e)mesinler…