BELÇİKA’DA BİR SAVCI
Belçika’da bir savcı, düğün konvoyu ile trafiği tıkayan, aksatan 18 Türk’e:
5 yıl boyunca trafikten men;
2000 Euro para cezası veriyor.
6 araca da el konuyor.
***
Elleri öpülesi savcı şu dersi vermekten de geri kalmıyor bizim Türklere:
“Trafik sıkışıklığına neden olmakla kalmıyor, diğer sürücülerin sinirlenmesine de yol açıyorsunuz.
Davranışlarınız, agresifliğe/saldırganlığa, sonucunda da ırkçılığın artmasına neden oluyor.
Eğlence yapmak istiyorsanız kafanıza kova bile geçirebilirsiniz. Ama bunu hak gasp ederek yapamazsınız.
Ayrıca yaptığınızın diktatöryal bir tarafı da var.
Yollar hepimize ait ve kimse kendi malı gibi kullanamaz.
Yolları tıkarken hastaneye yetişmeye çalışan birinin vaktini çaldığınızı da unutmayın.
Yollar sizin dans edebileceğiniz yerler değil.”
***
Nasıl çarpıcı değil mi!
***
5 Ağustos Cumartesi…
Sabah saat 10:00 suları…
Dışarıda, ara sokağımızda bir kıyamet!
Yaklaşık 7-8 tane TIR kupası…
Havalı klâksonlarıyla sokaktaki tüm apartman sakinlerini pencerelere, balkonlara yığıyorlar!
Durmamacasına çalan kornalar…
Tam bir kıyamet…
Güya gelin almaya gelmişler!..
***
Balkondan boğazım yırtılırcasına bağırıyorum.
-Yahu bu ne rezalet… kepazelik… anarşi…
-Beşikte uyuyan bebeleri düşünün…
-Uyuyan yaşlıları…
-Hastaları…
-Cenazesi olanları…
-Ya da yasta olanları…
-Bu sokak sizin özel mekânınız değil!
-Gelin almanın da bir adabı var…
Ve susuyor kornalar…
***
Tabi benim gösterdiğim tepkiyi, evlerinin pencerelerinden, balkonlarından olayı izleyen sokak sakinlerinden de beklerdim…
“Sükûnet haklarına” sahip çıkmalarını…
Bu arada 155’i aradım.
Ben daha hiç bir şey söylemeden telefondan korna seslerin duyan karşıdaki görevli:
“O korna sesleri için mi aradınız? Eğer onun için aradınızsa ekip yönlendirdik.” dedi.
***
Sonradan öğreniyorum ki bu 8-10 TIR kupası Amasya’yı bir baştan bir başa havalı klâksonlarıyla şehrin ana caddesinden, yine şehrin sükûnetini teslim alan canhıraş kornalarıyla batıdan doğuya geçip gitmişler.
Hacılar Meydanı’ndan 55 Evler Mahallesi’ndeki Samsun kavşağına kadar.
Hiçbir engelle karşılaşmadan!..
Hiçbir trafik ekibiyle…
***
Hayatımızda bir “öteki” yok.
Bir başkası…
Sadece biz varız…
Sadece ben…
Davranışlarımızla ötekini rahatsız edebileceğimize dair bir hassasiyetimiz yok…
Bir ahlâk anlayışımız…
Bir kültürümüz…
Ve bu hak gasp edenlere engel olacak bir toplumsal tepkimiz de…
***
Arabasını kaldırıma çıkarıp park edende, yaya hakkını gasp ettiğine dair bir iman yok…
Ya da kul hakkına hürmet…
Bir ahlâk…
Şehrin caddelerinde gündüz ya da gecenin bir vakti altlarındaki motoru böğürten eşkiyanın düşüncesinde de bir “öteki” yok.
Otomobilinin ekzozunu böğürten serserinin hayatında da...
Sadece kendisi var.
Yarattığı ses anarşisiyle insanlara dayattığı faşizan egosu…
***
Belçika’daki hukuku özlüyor insan.,
Savcıyı konuşturan hukuku.
Savcıyı cesaretlendiren hukuku.
Ve o hukuku var eden toplumun kültür düzeyini…