Sorarsanız herkes IŞİD'le savaşıyor!..

Herkes!.. Tüm dünya!.. 

Amerika... İngiltere... Fransa... Rusya... İran… PYD...

ve Türkiye...

***

İlginç değil mi?

IŞİD bir tarafta! dünya bir tarafta!..

Kimse baş edemiyor! Bir IŞİD'li dünyaya bedel!.. 

IŞİD'in, sınırları belirli bir ülkesi yok, devleti, fabrikaları da!.. “seyyar birlikler” halinde tüm dünyayı dize getirmek üzereler!

Dünya kazan IŞİD kepçe! kepçe bu!.. görevi karıştırmak!..

Fransa sokağa çıkamaz hale geldi!

Tüm Avrupa teyakkuzda!..

Sınırlarda sıkı tedbirler. vs.

***

IŞİD Lübnan'da bir alışveriş merkezinde eylem yapıyor canlı bombalarıyla. Onlarca insan katlediliyor... yüzlerce...

Kimse kınamıyor!.. lanetlemiyor!.. yas tutmuyor!.. göz yaşı dökmüyor!..

*** 

IŞİD, Ankara'da canlı bombalarıyla yüzden fazla vatandaşımızı katlediyor.   

Tribünlerinde taraftarlar, bu katliamda ölenler için yapılan saygı duruşunu istemiyor. reddediyor. hatta protesto ediyor Türk Bayrakları ve tekbirler eşliğinde...

"İyi ki de öldüler" sevinci taşıyor tribünden sahaya!..  

Kendi ölümüze saygımız yok...

kendi vatandaşımıza...

bize benzeyenlere...

aynı ülkede yaşayanlara...

aynı dili konuşanlara...

sonra da “dünya neden sesini çıkarmıyor” narası atıyoruz...

*** 

IŞİD, Paris’te, yedi ayrı noktada aynı anda patlatıyor canlı bombalarını... 

Yüzlerce "insan" katlediliyor. suçsuz... günahsız...  

Tüm dünya liderleri Fransa'ya koşuyor... 

Bütün Arap dünyası Lübnan'da ölenler için değil, Paris'te ölenler için baş sağlığı diliyor!..

Suruç, Reyhanlı, Ankara katliamı için susanlar Paris’e koşarak gidiyor.

 ***

 Bakın Müslüman mültecilerin göç yönüne.

Kaçanların yönüne… göçenlerin…

Batıya… hep batıya…

“kendi”nden kaçıyor Müslümanlar…

benzediklerinden… Müslümanlardan… dindaşından… vatandaşlarından… kendi dilinden…  kendi milletinden… milliyetinden…

***

Nereye?

“Kendi”nden başkasına kaçıyor.  göçüyor.

güvenmediğinden, güvendiğine doğru…

“güvenilir” olana…

Batı’ya… Batı’da olana. Batılı’ya…

İç düşmanlıklarımız yüzünden kendimizi Batı’ya daha yakın hissediyoruz.

Zira kaçabileceğimiz bir Müslüman sığınağı yok dünyada…

Bir güvenli liman… adı İslâm olan…

***

Neden peki? Ne oluyor bize?

Çünkü hayatımızı düşmanlıklar üzerinden kurduk.

Mezhepçi, etnik, dini mutlakiyetçiliklerimiz üzerinden varediyoruz kendimizi.

Bu ülke de Ortadoğu halklarından azade değil. Siyaseten kırk milyon, diğer kırk milyona hasım… düşman…

Bu yüzden kaçıyoruz, kaçırtılıyoruz Batı’ya doğru.

Zira orada hayatlar düşmanlık üzerinden kurulmuyor.

Fransa’da 5, Almanya’da 4, İngiltere’de 3, Hollanda’da 1 milyon Müslüman yaşıyor. Bulundukları ülkelerin parlamentolarında temsil ediliyorlar vs.

İşte tam da bu nedenle birbirimize değil, Parisliye daha yakınız.

Tam da bu nedenledir kaçış yönümüzün hep Batı’ya doğru oluşu.

Bu yüzdendir “kendi”mize benzeyenin zulmü yüzünden Batı’ya doğru kaçışımızın nedeni. benzerimize doğru değil de, “güvenilir” olana doğru göçümüzün…