• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
ANI ÖYKÜLERİM
ZEKAİ GÖRGÜLÜ
z.gorgulu@hotmail.com
İNGİLİZCE BİLİYOR MUSUNUZ?
05/08/2014

Evet, kendinden "farklı" olanla temas etmeyince kendine bir değer biçemiyorsun.

Yanyana gelmeyince göremiyorsun kendini...

"Öteki" olmayınca "aynasız" kalıveriyorsun... 

Farkını, farkındalığını farklı olanla yanyana geldiğinde anlıyor insan.

Uzunluğunu, kısalığını bir "öteki" üzerinden anlayabiliyor.

Şişmanlığını ya da zayıflığını da. 

*** 

"Değerler" skalasındaki yerinizi görmek istiyorsanız, skalaya uzaktan bakmalısınız.

Skalada kendinizi ve diğer dizili olanları görmek için...

Sizden üstte ve altta olanları farkedebilmek için. 

İlerde ve geri de olanları da...

Kıyas, "öteki"yle "kendin" arasında yapılan bir karşılaştırma.

"Farklı" olanla.

*** 

İstisnasız hepsi de İngilizce konuşuyor.

Arapça anlaşamayınca "İngilizce biliyor musunuz?" diye soruyorlar.

Kendileri Türkçe, biz de Arapça bilmeyince böyle söylüyorlar.  

"English?" 

Yani, "İngilizce konuşabilir miyiz?"

Ya da "İngilizce" konuşabilir misiniz?"  

Daha net bir ifadeyle: "İngilizce biliyor musunuz?"

Evet böyle söylüyorlar.

Kimler?

Iraklılar...

Yıllardır kan-revan içindeki bir ülkenin halkından söz ediyorum. 

Parçalanmanın eşiğindeki bir ülkenin halkından.

Ve şimdi yersiz yurtsuz kalanlardan... 

Hemen hepsi de İngilizce konuşuyor. 

Yetişkinleri ve gençleri... 

Az ya da çok... 

Ama hepsi de İngilizce konuşuyor. 

***

Orta yaş bir Iraklı yıllar önce kırık-dökük Türkçe'siyle şöyle söylemişti bana:

"Bak ben biliyor Arapça, İngilizce biliyor, biraz da Türkçe... Peki siz? Sadece Türkçe!.. Sizde eğitim zayıf." demişti...

Allah biliyor utanmıştım bir öğretmen olarak.

Sadece utanmak mı?

Sinirlenmek belki...

Hatta rahmet(!) okumak yıllarca İngilizce ders programlarını yapanlara ve onaylayanlara!..

Yılarca diktatörlüğün hüküm sürdüğü, şimdi de parçalanmanın eşiğine gelmiş bir ülkenin eğitim sistemi halkına kendi anadillerinin yanında İngilizce konuşmayı öğretsin, ama doksan yıldır "Çağdaş Türkiye" iddiasındaki devlet kendi çocuklarına İngilizce'yi öğretemesin.

*** 

Evet bu bir eğitim ayıbıdır.

Bizim "milli eğitim"imizin bir ayıbı. 

Bir yıl ilkokulda, dört yıl ortaokulda, dört yıl da lisede olmak üzere toplam dokuz yıl İngilizce okut, öğret, bir Iraklı ile karşılaştığında İngilizce tek cümle kurama.  

Bir Iraklı kadar olama!.. 

Dile kolay... Tam dokuz yıl...  

Bu sürede pratik İngilizceyi konuşamamak için özel bir çaba harcamak gerek!

Üniversite mezunlarını söylemiyorum bile.

Onların durumu da içler acısı...

İngilizce bir makaleyi okuyup-anlayacak kaç "eğitimli" bulabiliriz çevremizde?  

Irak devleti, halkına İngilizce konuşmayı öğretebilsin, Türkiye Cumhuriyeti dokuz yıl uğraşsın da kendi çocuklarına sokakta konuşulacak pratik bir İngilizce'yi öğretemesin.

Öğrenemeyende mi problem?

Öğretemeyende mi?

Programda mı?

Milli Eğitim Bakanlığımız bunu anlamış(!) olacak ki İngilizce öğretimini ilkokul ikinci sınıfa kadar çekti!..

***

Yüz yıldır kendi dilimizle kavgalıyız.

Harflerimizle kavgalıyız...

Atalarımızın kullandığı harflerle...  

Ve hatta kelimelerimizle kavgalıyız.

Kendi atalarının mezar taşlarını okuyamayan bir nesil olduk.

Atatürk'ün yazdığı Nutuk'u orijinal aslından okuyup "anlayacak" kaç babayiğit "Türk" genci bulabilirsiniz? 

Ve hatta Gençliğe Hitabe'sini...

Evet her ikisini de "anlayabilmek" için "Osmanlıca"yı bilmek zorundayız.

Osmanlı Türkçe'sini... 

Atalarımızın dilini yani.

Yasaklı olanı... 

***

Yaşları elli civarında olanlar, yetmişli yılların politik kavgalarında "kelimeler" üzerinden yapılan tartışmaları hatırlayacaklardır.

Biz o zaman sağcıyı da solcuyu da kullandığı kelimelerden anlardık!

"İmkân" diyene sağcı; "olanak" diyene solcu derdik...

"Kelime, sual, cevap, ihtimal, ihtiyaç" diyenler sağcı;

"Sözcük, soru, yanıt, olasılık, gereksinim" diyenler de solcuydu. 

Sözcüklere göre belirlerdik dostumuzu, ya da düşmanımızı... 

***

Dünyada atalarının diliyle kavgalı olan tek toplumuz.

Sözlü ve yazılı geçmişini silen tek toplum...

Ve hafızasını silen... Silmeye çalışan... 

Dolayısıyla travma yaşayan, travmatik bir toplum... 

Harfleriyle, sözcükleriyle kavga eden bir toplumun İngilizce ile problem yaşaması da "normal" olsa gerek...

 



3453 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ESENÇAY'DA RAMAZAN - 20/05/2018
Esençay
ALEVİ SEMAHIYLA SAHURA KALKMAK - 20/05/2018
alevi semahıyla
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR - 14/04/2018
BİR MİRAC’A DAHA İHTİYAÇ VAR
MUHTAÇ ZAYIF KİŞİLİKSİZ DUYGUSUZ VE ŞIMARIK - 13/03/2018
muhtaç... zayıf... etkisiz...
ZAHİRİ DİNDARLIK - 01/03/2018
zahiri dindarlık
KİM KAHREDECEK AMERİKA'YI - 15/01/2018
Kim kahredecek Amerika'yı
YENİ YIL HUZUR GETİRİR Mİ - 01/01/2018
Yeni yıl
İNSANLIĞI ÇOCUKLAR KURTARACAK - 26/12/2017
Dünyayı çocuklar kurtaracak
GOOGLE FACEBOOK KULLANMAYIN - 19/12/2017
Kudüs
 Devamı
Hava Durumu
Saat