Çatışmasız yapamıyoruz.

Kavgasız...

Bizden olmayanı, bizim gibi olmayanı yok sayan, reddeden bir dil.

Bizim gibi düşünmeyeni...

Bizim gibi inanmayanı...

***

Politik kültürümüz yaklaşık yüz yıldır çatışmacı ve ayrışmacı.

Farklı olanların yan yana, birlikte ol(a)madığı, konuş(a)madığı bir vasat hakim politik kültürümüze.

Bir linç kültürü...

Öldüren, yok eden.

***

BDP'li vekilleri "sığındıkları" mekânlarda kuşatıp, linç etmek isteyenlerin yaptıkları, bir "kahramanlık tefrikası" gibi "bazıları" tarafından günlerce konuşuldu ülke gündeminde...

Bir bayan profesörümüz, Sinoplu ve Samsunlu gençlerin BDP'li vekillere karşı saldırganlıklarını, bu şehrin verdiği şehitler üzerinden açıklarken, saldırıya bir "meşruiyet" zemini yaratmaya çalışıyor!

Medyanın bir bölümü BDP'nin provokasyonundan söz etti. Girilen barış sürecinin  önünün kesilmesine hizmet edecek bir tuzaktan.

Ve gençlere düşen, bu provokasyonda "rol kesmek" oldu. Yani provokasyonun oyuncağı! 

Kimisi derin devleti aradı olayın arka planında.

Kimisi de Amerika'yı...

Kimse olayı gerçek bağlamında konuşmadı.

Ya BDP haklıydı, ya da onlara saldıranlar...

***

Karadenizli gençler "rol" almasalardı bu olayda ne kaybederdi ülke?

Ya da ülke siyaseti...

Ülkenin demokrasisi...

Velev ki BDP'liler "art niyetli" olsunlar! Provokasyon peşinde olsunlar!.. 

Gezseydiler tüm Karadeniz’i boydan boya.

Güven yurdunda...

Karşılaşmadan terörle. teröristle.

Karadeniz'in dağlarında...

Kast edilmeden canlarına...

Ne kaybederdik?

Muhtemelen çoğumuzun da haberi olmayacaktı böyle bir geziden.

Gerilmeyecekti ülke. 

***  

Elbette BDP'nin "Kürtçü" milliyetçilik üzerinden kurduğu cümleler bir infial sebebidir.

Peki ama bizim "Türkçü" milliyetçilik üzerinden yıllardır kurduğumuz cümlelerin hiç mi etkisi yok BDP'nin Kürtçü söylemlerinde.

Kürtlerle Türkleri "eşit görmeyen" elitist seçkinci söylem yıllarca aşağılarken Kürtleri, neden bundan rahatsız olmadık? Neden yükseltmedik itirazımızı.

Meclis kürsüsünden yükselen "Bana Kürtlerin Türklere eşit olduğunu söyletemezsiniz!" diyen profesöre niçin alkış tuttuk!..

Bir kavmi aşağılamak ahlâksızlıksa eğer, bu Kürtler için de geçerlidir, Türkler için de...

Dünya insanlık ailesi içerisinde farklılık arzeden her kavim, her etnik topluluk, her farklı ten, Allah'ın "yarattıkları" olması hasebiyle bir kutsallığı da içlerinde barındırırlar. 

***

Bu coğrafyayı yurt yapmış "din kardeşi" halkların çocuklarının cansız bedenleriyle dolu toprağın altı. 

Bir birini öldürmek için mevzilenmiş on binlerce genç.

Ve yüreği ağzında analar, babalar, kardeşler, sevgililer.

On binlerce, yüz binlerce... 

***

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, son 10 yılda şehit olan asker sayısının 601; intihar eden asker sayısının 965 olduğunu bildiriyor. (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22665412.asp)

Ne ifade ediyor bu rakamlar bize?

Ne anlamalıyız bundan? 

*** 

Evet, barış, "savaşanlar" arasında olur.

Kimle kavga ediyorsanız onunla konuşursunuz.

Eğer barışa niyetiniz varsa.

***

Sorulacak soru, bir 40 yıl daha savaşıp savaşmayacağımızla ilgilidir.

Bir 40 bin gencin ölümüne daha var mıyız, yok muyuz? 

Bu soruyu siyasetçiye, "sokakta" politika yapana değil, oğlunu askere gönderecek Türk ve Kürt analara sormak icabeder.

Ve oğlunu dağa çıkaracak Kürt analara...